“Kapital Kontrast”

İnsan yapısı gereği içinde bir eksik, bir boşluk barındırır. Bu eksik, arzulamayı da beraberinde getirir. İnsan eksik oldukça arzular, arzuladıkça çabalamak için bir sebebi olur. Kapitalizm insandaki bu eksiği ve arzuyu hedef alır ve insana onu pasifleştiren bir tamlık vaat eder. “Tek ihtiyacınız olan şey bu ürün, bunu alan başka ne ister ki, hemen arayın kapınıza kadar getirelim” gibi sloganlar, sonsuz fırsatlar ve kolaylıklar ile herhangi bir ürünü sanki o kişiyi tamamlayacak olan şeymiş gibi sunar. Bu illüzyona göre içimizdeki boşluğu dolduracak olan nesne orada bir yerdedir ve biz her zaman, her yerde onu elde edebiliriz. Oysa ki elde ettikçe onun boşluğu dolduracak olan şey olmadığıyla yüzleşir, hayal kırıklığı yaşar, ama ‘bu değilse belki de diğeridir’ diyerek tüketmeyi sürdürürüz.
İnsan aslında bir ürünü alırken o üründen çok daha fazlasını, onun arkasındaki vaadi satın alır. “Bu rimel ile büyüleyici gözlere sahip olun” denilen bir reklamda kişiyi harekete geçiren şey ürünün kendisinden ziyade birilerini büyülemenin hayalidir. Kapitalist döngü içinde satın alınan şeyler güzellik, saygınlık, kabul edilebilirlik, çekicilik gibi simgesel dünyaya ait şeyleri kazanma umuduyla alınır. Simgesel dünyanın ötesinde ise gerçek tüm sadeliğiyle görünür. Beden gerçektir, ve ondaki bir eksik satın almayla telafi edilemez. Bir insan dünyanın en pahalı ayakkabılarını satın alabilir ama, onları sağlıkla giyeceği bir ayak satın alamaz. Lüks bir yaşamı satın alabilir ama, ömür satın alamaz.