GILCAN METE “YOL”
YOL
Kendimi bildiğimden beri yolculukta olmayı seviyorum. Yol bir kendimi sorgulama biçimi. Yol yerinde duran taş, toprak ya da asfalt nesnelerden ibaret. İnsan yola çıkarken birisini mi bırakır, bir kavuşmaya mı gider bilinmez. Fakat ben her yola çıktığımda yolda karşılaştıklarım ile, gördüklerim ile, kokusunu duyduğum, tadına baktığım tüm duyularımla farkına vardığım her şey ile eksik bir parçamı tamamladığımı biliyorum.
Yol bu yüzden sadece benim değil, birçok insanın kendi ruhuna olan yolculuğudur. Çoğu insan için çok üzülürüm. Ya gidecekleri yeri düşünürler ya da yola çıktıkları yeri. Oysa yol dediğimiz şey yolda ki o anda edindiklerimizle geride kalanı ya da gelecekte olanı anlamlandırdığımız muhteşem bir hayat dersidir.
Yolda karşılaştığımız her görüntü dokunduğumuz her canlı ve nesne, işittiğimiz tüm sesler duyularımızla kendimizle bir bağ kurar. Yol ileriye dönük bir gitme öznesi olsa da bulunduğumuz anda kendimizi bulmaya, geçmişle hatırlanan duyguları anımsamaya ve yolun ulaşılacak mesafesinin çok ötesinde zamanlara götürür bizi.
Yol; İnsanın ruhuna olan mesafesinin bahanesidir.